Testimony

Arnold Erlanger: 1916 Yılında Ichenhausen, Almanya’da Doğdu ve Auschwitz’ten Sağ Kurtulmayı Başardı

Share

Arnold Erlanger, 1916 yılında Ichenhausen, Almanya’da, 1. Dünya Savaşı’nda görev yapmış bir kasabın oğlu olarak dünyaya geldi. Arnold, 13 yaşındayken ebeveynlerinin onu artık okula gönderememesi nedeniyle bir fabrikada iş buldu. 1935 yılında, Naziler Nuremberg kanunlarını yürürlüğe koydu. Arnold’un kız kardeşi işini kaybetti ve ailenin, sosyal kurumlar, spor veya kültür kurumlarına katılması yasaklandı. Arnold, Kristallnacht’ın ardından diğer 30.000 erkekle birlikte Buchenwald toplama kampına gönderildi. Çok geçmeden, Almanya’yı üç ay içinde terk etmesi şartıyla salıverildi. Erlanger ülkeden kaçarak Şubat 1939’da, bir çiftlikte ve demirci olarak çalıştığı Hollanda’ya erişti. Hollanda, 1940’ın ortalarında, yalnızca bir günlük Luftwaffe bombardımanının ardından Nazilerin eline düştü.

“Kolumda bir rakam dövmesi var. Her kampta bize bir numara verilmişti, artık insan değildik. Rakam yalnızca Auschwitz’te kola dövmeyle işlenmekteydi. Diğer toplama kamplarında bu rakam üniformanızda veya boynunuza asılan bir panoda yer almaktaydı.”

Erlanger çok geçmeden tutuklanarak çeşitli toplama kamplarında çalıştırıldı. İlk durak, Alman subaylarını eğlendirmek zorunda bırakıldığı ve kötü muameleye maruz kaldığı Ommen Çalışma Kampı idi. Korkunç bir yolculuğun ardından bir sonraki durağı, tarlalarda ve kaynakçı olarak çalıştığı, Auschwitz’in bir alt kampı olan Buna-Monowitz’di. Ardından, daha da ağır işler yapmak zorunda bırakıldığı Flossenbürg toplama kampına gönderildi. Flossenbürg, Nisan 1945’te kurtuldu. Erlander, köyünden Holokost’tan sağ kurtulmayı başaran yalnızca iki kişiden biriydi. Erlanger, savaşın ardından Hollanda’ya dönerek kocası Holokost’ta ölmüş olan bir Yahudi kadın ile evlendi. Toplamda 25’ten fazla teyze, hala, dayı ve amcasını kaybetmişti. Erlanger, bunun ardından Avrupa’yı, “Choose Life” (Hayatı Seçin) adlı bir kitapla anılarını yazdığı Avustralya’ya gitmek üzere terk etti. Kitapta, Holokost sırasındaki deneyimlerinden bahsederek bir kişinin çalışma yetisinin mahkumlar için hayat veya ölüm arasındaki farkı nasıl yarattığını anlattı. Kendisi, Buna-Monowitz çalışma kampında sağ elini kırdığında, alet tutamamasına rağmen çalışmaya devam etmek zorunda kalmıştı.

Kaynak: JHC Melbourne

Do you have a question about the Holocaust?

Holokost hakkında bir sorunuz mu var?

Buradan sorun